21 Ekim 2017 Cumartesi

DOMUZ ETİ NEDEN BAZI TOPLUMLARDA YENMEZ?

Günümüzde, dünyanın önemli bir kısmında domuz eti yemek halk arasında utanç verici, hatta ahlaka aykırı bir davranış olarak görülür. Domuzun her türlü pisliği yiyen çok pis bir hayvan olduğu ileri sürülerek hırsın, aç gözlülüğün, tembelliğin, zaafın ve oburluğun bir sembolü olarak kabul edilir. Domuz kelimesi bir aşağılama ve hakaret, ‘domuzluk etmek’ deyimi haince davranmak ve inatçılık anlamlarında kullanılır.

Yabani olsun evcil olsun, bütün domuzlar hem et hem de ot yerler. Bitki köklerini, soğanlarını, kozalakları yedikleri gibi böcekleri, kurtçukları, sürüngenleri de yerler. Aslında en verimli çiftlik hayvanıdırlar. Kısa sürede üreyebilecek ergenliğe ulaştıkları için çoğalma hızları müthiştir. Bir domuz bir yılda 15-20 yavru doğurabilir. Kesilme zamanı geldiğinde ağırlığı 150 kiloyu bulur, yani et verimi koyun ve danaya göre neredeyse 15-20 misli fazladır. Et sıkıntısı çeken halklar için ideal bir et kaynağı olarak düşünülebilir.

Domuzlar biyolojik olarak insana çok benzerler. Bu nedenle insanlara doku ve organ nakli konusunda en uygun hayvanlardır. Domuz kalbinden alınan kapakçıkların insan kalbinde kullanılması, hatta domuz beyninden alınan hücrelerin felçli insanlara nakli, başarıyla gerçekleştirilmiş ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Sürekli insulin kullanmak zorunda olan şeker hastalarının bir kısmı her gün kendilerine domuz insulini enjekte ederler.

Domuz eti yeme yasağının hakiki kökeni ve ne kadar eskilere dayandığı bilinmiyor. Hiçbir dinde ve kültürde yasaklamanın sebebi tam ve açık olarak belirtilmiyor. Domuz etinin yasaklandığı ilk toplum ve din olarak Musevilik biliniyor ama Ortadoğu’da daha eski tarihlerde yaşamış Babilliler ve Mısırlılar’da, hatta Uzakdoğu kültürlerinde de domuz eti yenilmesine iyi gözle bakılmadığı biliniyor.

Çin kaynaklarında, insandaki birçok hastalığın sebebi domuz eti olarak gösterilir. Günümüzde ise buralarda yaşayan toplumlar bu öğretileri pek önemsemiyorlar. Budizm ve Hindu inanışında olanların domuz eti yememelerinin sebebinin domuzla özel bir alakası yoktur. Onlar zaten her çeşit eti yemeye karşıdırlar.

Dünya üzerine yayılmış tek Tanrılı dinlerin en eskisi Museviliktir. Eski Ahit’te ‘tırnakları olan her hayvanı yiyebilirsiniz, şu şartla ki, tırnakları iki bölümlü olacak ve geviş getirecekler’ şeklinde bir açıklama vardır. Buna göre domuzlar, tırnakları iki bölümlü olmasına rağmen geviş getirmediklerinden, develer de geviş getirmelerine rağmen tek tırnaklı olduklarından etleri yenilemez.

Musevilikten sonra gelen Hıristiyanlık, onun peygamberini ve kurallarını kabul eder ama Hıristiyanlar bugün domuz etinin en büyük tüketicisidirler. Bunun sebebi olarak, o zamanlar yoğun bir şekilde ve büyük bir iştahla domuz eti yiyen Romalıları kendi saflarına çekebilmek için Hz. İsa sonrası azizlerin domuz eti konusundaki katı tutumları yumuşatmaları gösteriliyor.

Müslümanlıkta domuz eti yemek Allah tarafından yasaklanmıştır. Kuran’ın dört ayetinde, açlıktan ölmek gibi yaşamsal bir zorunluluk olmadıkça, kurallarına uygun kesilmeden ve kanı akıtılmadan ölmüş veya öldürülmüş ve de Allah’ın adı anılmadan kesilmiş hayvan etleriyle birlikte domuz eti yemenin de Müslümanlara haram kılındığı belirtilir. Domuz eti yemenin niçin yasaklandığının sebebi Kuran’da da açıklanmaz ama genel inanış domuzun murdar ve pis bir hayvan olması ve hastalık taşımasıdır.

Dinî kaynaklarda domuz eti yasağının sebeplerinin açıklanmaması insanları bazı teoriler üretmeye yönlendirmiştir. Dinî teoriye göre, insanların kişiliği ve ruhsal yapısı ile beslenme tarzı arasında bir ilişki vardır, yani insanlar yedikleri hayvanların karakterlerinden etkilenirler. Bütün dinlerde saflık ve temizlik kutsaldır. Yaradılışlarında vahşet ve bayağılık olmayan, iğrenç görünmeyen hayvanların etleri dinî ölçülerde helaldir.

Bu bağlamda avlarını ve yiyeceklerini azı dişleriyle veya tırnakları ile kapıp parçalayan kurt, ayı, maymun, kedi, köpek gibi hayvanlarla kartal, atmaca, akbaba gibi kuşların etlerinin yenilmesi doğru bulunmaz. Domuz bu özelliklerin yanında, dişisini kıskanmayan yapısıyla da makbul görülmez.

Domuz etinin yasaklanması konusunda ileri sürülen ikinci teori ise sağlıkla ilgilidir. Aslında domuz etinin diğer hayvan etlerine karşı hiçbir üstünlüğü yoktur. Hazmı güç, protein değeri düşüktür. İçinde bulunan büyüme hormonunun kansere sebebiyet verdiği, çok yağlı olan etinin insan kanındaki yağ oranını artırarak damarların sertleşmesine yol açtığı bilinmektedir.

Domuzlarda görülen en tehlikeli hastalık ‘trişinoz hastalığı’dır. Trişinoz domuzlarda ağır bir hastalık yapmaz ama insanlar için çok tehlikelidir. Domuz etiyle alınan kurtçuklar, mide ve bağırsak yoluyla tüm vücuda yayılırlar. Çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerinde kas dokularına yerleşirler. Çiğneme, konuşma ve yutma kaslarında felçler meydana getirirler.

Trişinoz hastalığı belirli bir seviyeye gelene kadar insan vücudunu ikaz eden hiçbir belirti göstermez. Arazlar ortaya çıktığında ise çoğu kez başka hastalıklarla karıştırılır. Etlerdeki kurtçuklar veteriner kontrolüne rağmen görülemeyebilir. Tuzlama ve tütsülemenin faydası olmaz. Gerçi eti yenilen diğer hayvanlarda da çeşitli parazitler vardır ama hiçbiri bu kadar tespiti zor ve insan hayatı için tehlikeli değildir.

Domuz eti konusunda bir üçüncü teori de çevreyle ilgilidir. Domuzlar çok fazla suya, gölgelik yerlere ve yüksek proteinli gıdalara ihtiyaç duyarlar. Kıraç Ortadoğu toprakları için bu ihtiyaçlar biraz fazla lükstür. Bu nedenle tarihteki Babilliler, Mısırlılar gibi toplumlar domuz etinin yenmesini yasaklayarak, domuz yetiştirilmesini engellemek istemiş olabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder